Selektif Mutizm

Ana sayfa » Blog » Selektif Mutizm

Selektif Mutizm Nedir?

SELEKTİF MUTİZMDE (SEÇİCİ KONUŞMAMAZLIK) AİLE -OKUL – TERAPİ ÜÇLEMESİ

Selen 6 yaşında, 1.sınıf öğrencisi. 3 yaşında kelimeleri söylemekte problem yaşadığı için ailesi tarafından dil terapistine götürülmüş.Kısa süreli bir tedaviden sonra konuşması düzelmiş. Annesinin anlattığına göre evde adeta bülbül gibi konuşan Selen ,okulda anaokulundan tanıdığı sadece tek bir arkadaşı ile iletişim kuruyor.

Sınıf arkadaşları tarafından sevilen ve her doğumgünü partisine davet edilen Selen, okulda öğretmenleri ve diğer sınıf arkadaşları ile kesinlikle konuşmuyor.Tenefüslerde oyun parkındaki etkinliklere katılıyor ama başka kimsenin onu duyamayacağı ,onu izleyemeyeceği şekilde ve ortamlarda oyun oynuyor.

Efe, 11 yaşında 6.sınıf öğrencisi. Annesi ve babasının anlatımına göre evde son derece espirili, konuşkan ve rahat. Ancak sosyal ortamlarda oldukça çekingen ve içine kapanık.Yeni arkadaşlıklar kurmuyor,okulda yaşıtlarının düzenlediği etkinliklere ve okul organizasyonlarına katılmıyor.

Tek arkadaşı ,5 yaşından beri yakın olduğu arkadaşı Cem. Okuldaki tenefüslerde genellikle sınıfta ödevini yapmakla meşgul oluyor.Okuldan hiçbir arkadaşı ile konuşmuyor.Buna rağmen okul notları gayet iyi.Son 2 yıldır, sadece çok gerekli olan durumlarda öğretmenleri ile birebir konuşuyor.

Selen ve Efe , selektif mutizm tanısı ile psikoterapi görüyorlar.

Seçici Konuşmamazlık

Seçici Konuşmamazlık, diğer adıyla selektif mutizm, bir tür çocukluk kaygı bozukluğudur. Bu çocuklar “konuşmamayı seçtikleri” ortamlarda genellikle göz kontağı kurmaz, kendisine bir iletişim yöneltildiğinde hiç duymamışcasına tamamen hareketsiz kalabilirler. Bu durum elbetteki anne babalar için ,aynı zmaanda öğretmenleri ve hatta bu çocuklarla çalışan terapistleri için dahi zor bir durumdur.

Selektif Mutizme sahip olan çocukların genellikle kaygıya karşı genetik olarak bir yatkınlığı olduğu düşünülmektedir. Bu çocuklar bebekliklerinden itibaren bazı kaygı işaretleri gösterebilirler. Anneden ayrılmada güçlük, sese karşı aşırı duyarlılık, uyku sorunları, aşırı ağlama, yeni durumlara karşı zor adapte olma gibi problemler yaşayabilirler.

Biraz büyüyüp aile dışında sosyal ortamlara katılmaya başladıklarında, konuşmaya karşı bir korku ve beraberinde donup kalma, içe kapanık vücut duruşu, donuk yüz ifadesi ve tikler gibi davranışlar geliştirirler.Bazı çocuklarda , karın ağrısı,kusma,ishal gibi psikosomatik rahatsızlıklar da bu duruma eşlik eder.

Selektif mutizmi yaşayan çocuklar

Selektif mutizmi yaşayan çocuklar, evde tamamen farklı bir çocuk oluverirler. Evde Neşeli, konuşkan, hareketli,hatta gürültücü olan çocuk , sosyal ortamlarda bambaşka özellikler sergiler. Bu çocukların niye bazı ortamlarda, bazı kişilerle konuşup bazı ortamlarda konuşmadığı tamamen kendilerini rahat ve güvende hissetmeleri ile ilgilidir.Bulundukları yer ve etraflarındaki insanlar bu noktada büyük önem taşır.

Bulundukları yer: Ev ortamında gayet konuşkan ve hareketli olan çocuk, okul sözkonusu olduğunda, okulun kaygı seviyesini yükseltmesi sebebiyle komünikasyon kurmamayı tercih eder. Sabahları okula çok zor gider.Sınıf ortamında kesinlikle konuşmazken, tenefüslerde ve spor etkinliklerinden zevk alıp oldukça eğlenebilir.Hatta bazen az da olsa komünikasyon kurabilir.

Örneğin Selen ,sınıfın en arka sırasında anaokuldan beri birlikte olduğu en yakın arkadaşıyla oturuyor ve onunla sohbet ediyor. Öğretmeni sınıftaki yerini değiştirip, her ikisini de en ön sıraya oturttuğunda ,ön sırada yani herkesin görebileceği ve duyabileceği yerdeyken aynı arkadaşı ile konuşmaktan kaçınabiliyor.

İnsanlar: Genellikle bu çocuklar ,kendi akranları ve kendilerinden küçükler ile konuşmaya ,yetişkinlerle konuşmaya nazaran çok daha yakınlar.

Selektif Mutizmin Sebepleri Nedir ?

  • utangaç mizaç
  • aile geçmişinde anne-baba utangaç ve kaygılı kişilik yapısı
  • konuşma bozuklukları
  • yeni ortamlara ve kültürlere adaptasyon süreci
  • yaşıtları ile etkileşim içinde bulunabileceği ortamların olmaması
  • aile içi stres
  • Gibi etkenleri saymak mümkündür.
  • Selektif mutizmle birlikte bulunabilecek diğer özellikler ise,
  • Sosyal fobi
  • Ayrılık kaygısı
  • Obsesif özellikler
  • İnatçılık

Olarak sıralanabilir.

Selektif Mutizmin Başlangıç Yaşı Kaçtır?

Selektif mutizmin başlangıç yaşı genellikle 2-5 yaş arası olarak kabul ediliyor.Ancak yapılan araştırmalara/istatistiklere göre bu çocukların tedaviye başlama yaşı 6-8 arası olarak saptanmış.

Selektif mutizmde erken tedaviye başlanmasının önemi çok büyük olmasına rağmen, ailelerin geç tedaviye başlamalarının sebebi ailelerin çocuklarının rahatsızlıklarını utangaçlıkla karıştırıyor olmaları veya aile içinde konuşan çocuğun, okul başlayıncaya kadar sosyal ortamlardaki durumunun fark edilmemesi olarak görülebilir.

Birçok aile çocuklarına selektif mutizm teşhisi konulduktan sonra bu kavramı ilk defa duyuyor olmaları sebebi ile bunun çok nadir bir rahatsızlık olduğunu düşünüyor ve kendilerini yalnız hissediyorlar. Ancak yapılan araştırmalara göre selektif mutizm, öğrenme güçlüğü, dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite de olduğu gibi çocukların %2 sini etkileyen bir durum. Ayrıca kız çocuklarında erkek çocuklarına nazaran 2 kat daha fazla görülüyor.

Selektif Mutizmin Tedavisi

TERAPİNİN TEDAVİYE KATKISI

Uzun ve aşamalı sayılabilecek tedavi sürecinde,selektif mutizm yaşayan çocuklara sistematik duyarsızlaştırmaya dayalı davranışsal yaklaşım,olumlu düşünceler ile bilişsel yapılandırmaya dayalı bilişsel yaklaşım , çocuğun davranışlarının değerlendirildiği oyun terapileri ve bazı durumlarda bu terapilerle birlikte ilaç tedavisi etki sağlamaktadır.Bu süreçte aile terapisinin de gerektiği zamanlar ortaya çıkabilir. Çocuğun psikoloğu ile kurduğu sevgi ve güven ilişkisinin tedaviye olumlu katkısı büyüktür .Çocuk ile psikolog ancak güvene dayalı ilişki ortamında ,çocuğun kaygısının azaltılması, kendilik algısının yükselmesi ve kendine güven sağlaması gibi gerekli konular üzerinde çalışabilirler.

AİLENİN TEDAVİYE KATKISI

  • Çocuğun olduğu gibi kabul edilmesi ilk şart olmalıdır.
  • Anne –babanın çocukla,onun utangaçlığını ve korkularını anladıklarını ve zamanında kendilerinin de buna benzer durumlar yaşadıklarını anlatan güven verici konuşmalar yapmaları ve destek olduklarını göstermeleri ikinci önemli adımdır.
  • Çocuk için evde mutlak bir sevgi ve güven ortamının yaratılması oldukça gereklidir.
  • Çocuğa konuşmadığı zamanlarda ceza,konuştuğu zamanlarda ödül verilmemeli,çocuk kesinlikle tehdit edilmemelidir.
  • Çocuğa benlik saygısını güçlendiren övgülerde bulunulmalı,özsaygısını zedeleyecek davranışlardan kaçınılmalıdır.
  • Dans, tiyatro , resim, jimnastik, yüzme gibi aktivitelere katılımı sağlanmalı,zevk aldığı etkinliklere devam edilmelidir.
  • Anne-babanın evde çocukla geçirdiği kaliteli oyun zamanı oldukça önemlidir.
  • Çocuğun iletişimde olduğu yaşıtları ile sık sık bir araya getirilmesi ve birlikte zaman geçirmelerinin teşvik edilmesi ancak baskı yapılmaması gerekir.
  • Kendisinden yaşça küçük, çocuğun ablalık veya ağabeylik yapabileceği yaşta çocuklarla vakit geçirmesi için ortam yaratılmalıdır.Bu ortam çocuğun çekinmeden konuşabilmesi için ona bir fırsat sunabilir.
  • Haftasonları ailesi ile birlikte doğa aktivitelerine (park,yürüyüş,bisiklete binme v.s)katılması, çocuğun gerginliğini alır ve kaygısını azaltabilir.
  • Çocuğa öğretilebilecek basit gevşeme ve nefes teknikleri işe yarayabilir.
  • Aile ,mutlaka çocuğun psikoterapi görmesini sağlamalı ve sürekliliğini aksatmamalıdır.

Aile, okul ile birebir ilişki içinde olmalı, okul ve çocuğun öğretmenleri ile çocuğun durumunu paylaşmalı ve tedavi sürecine dayalı tam bir organizasyon içinde olmalıdır.

Okulun Tedaviye Katkısı

Öncelikle çocuk için seçilen okul oldukça önemlidir.Çocuğun daha özel ilgi görebileceği, kalabalık sınıflara sahip olmayan,aktivite programları renkli okullar daha iyi bir seçimdir.

  • Okul ve öğretmenler ile çocuğun durumu detaylı paylaşılmalı,çocuğun ihtiyaçları açıklanmalıdır.
  • Öğretmenlerin çocuğu konuşması için zorlamamaları,sınıf ortamında çocuğa dikkat çekmemeleri,çocukla özel olarak ilgilenmeleri gerekir.
  • Çocuğun sosyal faaliyetler için zorlanmaması,ancak katılımı için teşvik edilmesi ve cesaretlendirilmesi önem taşır.
  • Çocuğun okulda edindiği arkadaşlarından sınıf düzeninde ve sosyal aktivitelerde ayrılmaması ,çocuğun kaygısının artmaması açısından önemlidir.
  • Çocuğun sınıfının, konuştuğu arkadaşlarından ayrılmaması ve mümkünse sınıflar karıştırılmadan aynı sınıf arkadaşları ile devam etmesi çocuk için daha iyidir.
  • Çocuk ,daha rahat hareket edebilmesi için,sınıf düzeninde arka sıralarda,başka çocukların dikkatini çekmeyecek şekilde,konuştuğu bir arkadaşı ile yan yana oturursa dersleri daha rahat dinleyebilir.
  • Çocuğun öğretmenleri ve arkadaşları ile yazarak, sembol ve işaretlerle iletişim kurması engellenmemelidir.Bazı çocuklar iletişim için bu yolu tercih edebilirler ve kendilerini ancak bu şekilde ifade edebilirler.
  • Okulda bir müzik korosu varsa,çocuk katılım için cesaretlendirilmelidir.Herkesin birlikte şarkı söylediği koro ortamında bu çocukların genellikle katılım sağladıkları gözlemlenmektedir.

Selektif mutizmli Çocuklar Başarılı Olur mu?

Selektif mutizm tanısı almış çocukların anne babalarının en önemli kaygılarından biri de, çocuğun akademik hayatında zorlanıp , başarısız olacağına ilişkin kaygıdır.Bu çocuklar,zeka açısından çoğu zaman ortalamanın üstünde performans gösterirler ancak okul ortamında kendilerini ifade etmekte zorlanırlar

.Bu sebeple okul seçimi büyük önem taşımaktadır.Okul , aile ile işbirliği içinde ,çocukla ilgili bir şekilde eğitim programını yürütürse,çocuğun başarısız olması için hiçbir sebep kalmaz.Ancak çocuk okul tarafından sahiplenilmez ve ilgi görmezse,kalabalık ortamlarda kaybolup giderse,artan kaygıları sebebiyle hem derslerine odaklanamaz,hem de okula gitmek onun için tam bir kabusa dönüşebilir.

Selektif Mutizmi Yaşayan Çocukların İhtiyaçları

Selektif Mutizmi yaşayan çocukların en önemli ihtiyaçları destek ve güven ortamıdır. İletişim kurmamak her ne kadar onların seçimi gibi görünse de, aslında bu çocuklar kendilerini çaresiz ve kapana kısılmış hissederler. Bu kısır döngüden kurtulabilmeleri için, aile-okul-çocuk psikoloğu işbirliği mutlaka gereklidir ve ancak işbirliği sağlanırsa çocuklar bu sorunun üstesinden gelebilirler.